Berlin’de Gezilecek Yerler
Berlin Gezi Rehberi
Almanya denilince akla ilk gelen şehirlerden biridir Berlin. Peki Berlin’de gezilecek yerler hakkında bir fikriniz var mı? Ben Almanya ile ilgili hep bir önyargı içinde olanlardan ve Almanya’nın hiç bir şehrini merak etmeyenlerdendim. Çünkü Almanya bana fazla soğuk, ve türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir sanayi ülkesi gibi gelirdi hep. Fakat arkadaş çevremin de baskısı ile aslında Almanya’nın pek de bu denli soğuk, kasvetli bir ülke olmadığını bazı illerine giderek anladım.
Bunlardan ilki Dresden olmuştu benim için. Prag seyahatime bir arkadaş grubu ile gitmiştim ve onlar Dresden’i görmeye geçeceklerdi Prag’dan bir günlüğüne. Ben istemedim. Dediğim gibi bir Almanya şehri hiç ama hiç ilgimi çekmiyordu. Ancak eşim çok görmek istediğini söyleyince onu kıramadım ve biz de plana dahil olduk. Dresden’e gittiğimde ise şehri neredeyse en çok beğenen ben olmuştum ve adeta aşık olmuştum. Ondan sonra Almanya’ya önyargı ile bakmayı bıraktım. Aslında hala tam bıraktım denilemez ama bir çok şehrine karşı artık daha ilgiliyim.
Almanya denilince aklıma hep hitler, fabrikalar, insanlara yapılan eziyetler, ülkesine hep hasret duyan türkler gelirdi. Ama aslında bunlar artık zamanla yok olmuş gitmiş ve yerine muhteşem güzelliklere sahip olan Almanya şehirleri gelmiş.
Şimdi gelelim Berlin gezi rehberi konusuna. Öncelikle Berlin’de gerçekten gezilecek çok fazla yer var. Bu nedenle buraya bence 3, 4 gün ayırmalısınız gezmek için.
Berlin’e ne zaman gidilir?
Avrupa’da en rahatsız olduğum konu mevsimi. Bir çok Avrupa şehri yaşadığım yere oranla hep daha soğuk ve hep daha fazla yağmurlu. Bu nedenle ben genelde tatil planı eğer Avrupa’ya yapacaksam her zaman yaz aylarını tercih etmeye çalışırım. Size de şiddetle Avrupa için yaz aylarını öneririm. Aynı durum Berlin için de geçerli. Berlin bize göre haritada daha kuzeyde olduğu için daha serin bir iklime sahip. Eğer serin hava ve yağışlı hava sevmiyorsanız risk almamak adına Berlin’e yaz aylarında gitmeniz daha yerinde olur.
Berlin’de yer Alan Müzeler – Berlin müze adası
Tarih kokan Berlin’de gezip görülecek yerler çok fazla, ama açıkçası burada müzelerin tadı bir başka. Eğer tarihe meraklıysanız ve müze gezmeyi de sevenlerdensenz Berlin sizi çok mutlu edecektir. Almanya tarihi bildiğiniz gibi oldukça özel ve faklıdır. Aynı zamanda da hep bir merak uyandırmıştır. Dünyaya damgasını vuran bir tarihi vardır. Bu nedenle de kendi tarihlerinden bahseden müzeleri özellikle çok ilgi çekici diyebilirim.
Berlin müze adası – Berlin museum island
Berlin’e gitmeden önce Berlin’de gezilecek yerlere baktığımda Berlin müze adası, adını duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Müze adası ismi çok ilgimi çekti. Önce bu adadan size bahsedeyim. Berlin müze adası şehrin tam ortasında Spree nehri üzerinde oluşturulmuş ve üzerinde tam 5 tane müzenin bulunduğu küçük bir adacık. Açıkçası bu fikir benim çok hoşuma gitti. Kesinlikle çok zekice. Gelelim adada yer alan müzelere.
Altes museum ( Eski müze )
Bu müze Karl Friedrich Schinkel’in siparişi üzerine 1830 yılında tamamlanmış. Ancak bina 2. Dünya savaşında çok fazla zarar görmüş. Bu nedenle bir süre kullanılamamış. Sonrasında geçirdiği restorasyonla beraber tekrar kullanıma açılmış. Şu an müzede antik eserler sergileniyor.
Neues museum ( Yeni müze )
Burası da 1859 yılında tamamlanmış. Ancak 2. Dünya savaşında yıkılmış ve David Chipperfield tarafından yeniden inşa edilmiş. Burada da antik mısır medeniyetlerine ait eserler sergileniyor.
Alte Nationalgalerie müzesi
Bu müzede ise banker Joachim H. W. Wagener isimli bir banker tarafından bağışlanan 19. yüzyıl sanat eserleri sergileniyor.
Bode müzesi
1904 yılında açılan bu müze adanın kuzey ucunda yer alıyor. Müzede Anadolu’da arkeolojik kazılar sonucu bulunan bir çok eser, madeni paralar, madalyalar, Bizans sanatı ve pek çok heykeller sergileniyor.
Pergamonmuseum müzesi ( Bergama müzesi )
130 yılında inşa edilen Pergamonmuseum müzesi ise buranın son müzesidir. Adada yer alan ve bizden en çok eserin yer aldığı müzedir aynı zamanda kendisi. Oldukça kapsamlı bir müze. Müze 3 bölüme ayrılmış. Eski Yakın Doğu Müzesi, Klasik Antik Çağlar Koleksiyonu ve İslam Sanatı Müzesi şeklinde. Müzede Hititler, Sümerler, Persler, Suriye, Selçuklu ve Osmanlı’dan kalma bir çok tarihi eser sergileniyor. Bize ait olan kısımlar en çok ilgimizi çeken oluyor.
Müzeyi gezerken ücretsiz ve türkçe seslendirme yapan bir audioguide veriyorlar ve bu sayede müzede gezerken her eseri tanıyor ve anlayarak geziyorsunuz. Açıkçası adadaki diğer müzeleri gezmeseniz de bu müzeye muhakkak vakit ayırın derim.
Berlin Brandenburg Kapısı
Berlin’in en çok turist çeken yerlerinden biri hiç şüphesiz Brandenburg Kapısı. Berlin’in imparatorluk dönemlerinde kullanılan bir kapıymış bu. Kapının önünde kendimizi o tarihlerde hissediyoruz. Genelde şehirde gerçekleştirilen kutlamalar yılbaşı kutlaması gibi, burada yapılıyor. Kapının yer aldığı cadde bir çok sokağa paralel ve bu sokaklar da gezmek için son derece keyifli. Ayrıca size önerim bir çok tarihi yapıda olduğu gibi burayı da hava karadıktan sonra gezmeniz. Çünkü ışıklandırması inanılmaz güzel.
Kafanızı kaldırdığınızda mahşerin dört atlısını simgeleyen bir heykel göreceksiniz. Napolyon, Berlin’i işgal ettiğinde kapıyı çok beğenmiş ve söküp götürmek istemiş. Ancak elbette bu mümkün olmamış ve o da kapının tepesinde yer alan bronz heykeli almış. Sonrasında ise Almanya, Fransa’yı işgal edince heykeli geri almış ve tekrar yerine yerleştirmiş.
Berlin Alexanderplatz meydanı
Berlin’in en meşhur yerlerinden hatta insanların buluşma noktalarından biri diyebiliriz burası için. Burayı görmek için özel bir çaba harcamanız gerekmiyor. Çünkü her şekilde buraya yolunuz düşecektir. Meydanda bir adet Tv kulesi var. Bu kulenin tepesine çıkabiliyorsunuz. Böylece Berlini yukarıdan gözlemliyorsunuz. Meydanın diğer bir özelliği ise Berlin ulaşımının kalbi olması. Metro ve otobüslerin ilk durağı burada.
Berlin Katedrali ( Berliner Dom )
Berlin’de görülmesi gereken oldukça gösterişli bir katedral. Katedral 1700 yılında inşa edilmiş. Ancak 1854 yılında Alman imparatoru tarafından yıktırılmış ve neo klasik şekilde tekrar inşa ettirilmiş. 2. Dünya savaşında büyük hasar görse de onarılarak günümüze kadar görünümü korunmuş. Katedralin dış görünümü oldukça güzel. Ancak içini gezmek için bir ücret ödemeniz gerekiyor. Eğer ücretini öder ve gezmek isterseniz, katedralin en üstüne çıkmayı unutmayın. Berlin’i tepeden görme şansı yakalıyorsunuz.
Checkpoint Charlie ve Berlin Duvarı
2. Dünya savaşından sonra Berlin, Fransa, Rusya, İngiltere, Amerika gibi ülkelerin yönetimine girmiş. Her ülkenin burada kendine ait bir alanı varmış. Checkpoint Charlie ise C kontrol noktası anlamına geliyor. Burası Rusya ile Amerikan bölgesini birbirinden ayırıyor. Sonrasında da Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birbirinden ayrıldığı yer oluyor.
Burada Berlin duvarı müzesini ziyaret edebilirsiniz. Checkpoint Charlie noktasının hemen aşağısında ise tarihin acımasız yüzü olan nazi kampı ve Berlin duvarı kalıntıları var. Bu utanç abidelerini de gezip fotoğraflayabilirsiniz.
Postdamer Platz
Berlin’de yer alan son derece ünlü bir meydan burası. Meydan son derece keyifli ve eğlenceli. Gece geç saatlere kadar açık mekanlar var ve farklı tatlar deneyebileceğiniz restaurantlar var. Aynı zamanda Berlin duvarına ait diğer diğer kalıntılar burada.
Berlin Holocaust Memorial
Almanya denilince aklıma hep savaş, naziler ve katledilen onca Yahudi gelir hep. Bunu kanıtlar gibi şehirde bu yapı var. Holocaust Memorial savaş sırasında hayatını kaybeden yahudilere adanmış bir anıt. Anıt oldukça geniş bir alana konumlanmış durumda ve son derece etkileyici. Size adeta savaşın o iğrenç yüzünü gözünüze gözünüze sokuyor.
Eğer Berlin seyahati planlıyor ve Berlin’de nerede konaklayacağınız konusunda fazla fikriniz yoksa. Berlin’de konaklama önerilerimi yazdığım yazımı okumanızı öneririm. Berlin’de konaklama yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Otel rezervasyonlarınızı booking'den yapabilirsiniz.